Şehidimden mektup var…
Üşüdüm Anam!
Soğuktu gece. Üşümek haramdı. Uyumak haram. Uyursam rahat uyuyamaz anam, bacım, yârim.
Anamın sıcak sofrasını düşündüm. Başımı okşayan ellerini. Bazlamayla yaptığı Elbistan peynirli dürümünü. Sonra sobanın üstünde fokur fokur kaynayan bir demlik çayın sesini. Isındı hemen içim.
Birde yârimin gözlerini. Göğsümde sakladığım resmini seyrettim. Kınalı ellerini düşündüm. Isındı hemen yüreğim. Anam tatlı tatlı kıskanırdı beni ondan. Çaktırmadan yan yan bakardı onun elini tutarken. Sonra gider onun kırmızı yanaklarından kocaman bir öpücük alır, alırdım hemen gönlünü. Ama bilirdim çok severdi gelinini. Kurban Bayramı’nda gelemedim anam. Benim için kurban kesmiş babam. “Oğlum vatan bekler. Bu kurbanı ona adayalım” demiş. Ağlamış güzel anam bayramın ilk günü. “Oğlumu göresim geldi. Kokusunu özledim” demiş.
Derken komutanımın sesini duydum “Ateş aslanlarım. Ölmek var dönmek yok”
Dönemedim anam, gül yüzlü yârim, yufka yürekli babam, güzel bacım. Son kez öpemedim elinizi, gözünüzü. Kurşun sol yanıma çöreklendi. Siz rahat uyuyun diye. Doğmayan bebeler özgür olsun diye. Başka topraklara gitmeyin, o topraklarda ayağınıza kimse çelme takıp, yere düşürmesin diye…Dimdik onurumuzla, bayrağımızla yaşayalım ki, başka Aylan bebekler olmasın diye.
İşte geldim anam. Kokla beni, al bayrağın içindeyim. Ağlama. Vatan kokuyorum, bayrak kokuyorum. Hiç tereddüt etmedim size gelecek kurşunlara göğsümü siper ederken. Bak, onbinler gelmiş beni görmeye. Senin elini öpmeye. Yiğidini yolcu etmeye. Ama yârime iyi bak anam. Hiçbirşeyini eksik koma. Çok sevdim ben onu.
Tek isteğim hepinizden, biz bu dağlarda bir karış toprak vermezken namerde, kanınızın son damlasına kadar direnin, onurunuzla, şerefinizle, doğmamış çocuğum için.
Şehit oldum anam. Çok kalabalığız burada. Maraş, Mardin, Malatya, Elazığlı birçok devrem var. Hepimiz aynı yaştayız. Hepimiz ardımızda anamızı, bacımızı, yârimizi bırakmışız. Ama biliriz ki başınız dimdik. Biliriz ki emanetimize en az bizim kadar sahip çıkacaksınız.
Hepsinin selamı var anam, analarına, babalarına, gözü yaşlı eşlerine, çocuklarına. Diyorlar ki: “Bir öldük bin geliriz, ama bir karış toprağımızı vermeyiz namerdin kucağına.”
Selam olsun anam Elbistan’a, Sivas’a, Ankara’ya. Başını okşayacak bir torun veremedim belki ama, onurla yaşayacak bir “ömür” hediye gönderdim hepinize.
Yorum yazarak Elbistan Kaynarca Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistan Kaynarca hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistan Kaynarca editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistan Kaynarca değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Elbistan Kaynarca Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Elbistan Kaynarca hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Elbistan Kaynarca editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Elbistan Kaynarca değil haberi geçen ajanstır.