Elbistan’da yaşayan Tat ailesi, tek çocukları Enes’in isteği üzerine evlerinde beslemek üzere yaklaşık 1 yıl önce Japon balığı aldı. Cam fanusta baktıkları balığa ‘Necati’ ismini veren aile, 6 Şubat’taki Pazarcık merkezli depreme, Cumhuriyet Mahallesi’ndeki evlerinde yakalandı. İlk depremin ardından dışarı çıkan aile, aynı gün 13.24’teki 7,6 büyüklüğündeki depremi de atlatınca hasar alan evlerine giremedi. Aile, ne eşyalarını ne de ‘Necati’yi’ almak için 6.kattaki dairelerine çıkamadı. Necati’nin yemsiz kalıp öleceğini düşünen Enes, anne ve babasından itfaiyeye haber vermesini istese de, aile Ağrı’daki yakınlarının yanına gitti. Enes’in, balığından ayrılmanın üzüntüsü ise hiç eksilmedi. Aile, Necati’nin, o soğuk ortamda yem yemeden ve suyu değişmeden hayatta kalamayacağı gerçeğini kabullenmeye çalıştı.
Depremden 100 gün sonra evlerine geri dönen aile fertlerinin ilk işi, mutfak masası üzerindeki küçük fanustaki Necati’ye bakmak oldu. Anne Ayşe ve oğlu Enes, fanusu kontrol ettiklerinde gözlerine inanamadı. Necati’nin hayatta olduğunu fark eden anne Ayşe Tat, ölmek üzere olan balığa hemen yem verdi. Necati, bir süre sonra fanusun içerisinde yüzmeye başladı.
1 yıldır gözü gibi baktığı Necati’ye tekrar kavuşmanın mutluluğunu yaşayan küçük Enes, “Depremden sonra en çok balığımı merak ediyordum. Gelince ilk önce balığıma koştum. Onu canlı görünce de çok sevindim. Yaşaması beni çok mutlu etti” dedi.
Anne Ayşe Tat ise, ikinci depremin ardından Ağrı’ya gittiklerini ve evlerinden hiçbir şey alamadıklarını hatırlattı.
Oğlunun, balığını almak için itfaiyeden yardım istemeleri gerektiğini söylemesine rağmen yukarı çıkamadıklarını belirten anne Tat, “İlk depremden sonra evimizden ayrıldık. Enes’in bir yıldır baktığı Necati adını verdiğimiz balığı da almadık. Oğlum ilk olarak Necati’yi neden almadık dedi. Tekrar girip alacağımızı söyledim ama ikinci depremi yaşadık. Bu nedenle eve giremedik. Oğlum, ‘Necati yaşıyordu, itfaiyeyi çağır’ diye ağladı. Ama Necati’yi alamadık.
Depremden sonra da Ağrı’ya gittik. Bu süre zarfında Necati’ye bakacak kimse yoktu. Ailem de başka şehre gitmişti. Oğlum, orada da ağlamaya devam etti. Yapacak bir şeyin olmadığını söyledim oğluma. 3 aydır da evimize hiç dönmemiştik. Eve geleli iki gün oluyor. Kapıdan ilk girdiğimizde Necati öldü diye düşünüyordum. Enes, gitti Necati’ye baktı ve ‘yaşıyor’ dedi. İnanamadım yaşadığına. Gözlerimle gördüğümde ise sevindik ve mutlu olduk. Rızkı veren de vadeyi veren de Allah. Bu bir mucize” şeklinde konuştu.
Japon balıklarının, yem yemediği zaman 4 gün yaşayabildiğini anlatan anne Ayşe Tat, “Bunlar çok nazik canlılar. Normalde 4 gün yaşabildiklerini biliyorum. 3 aylık süre zarfında yem yememiş, bakımı yapılmamış. Suyu da yarıya inmiş. Geldiğimizde yüzgeci havadaymış. Allah’tan umut kesilmeyecek. Enes, şimdi Necati’nin başından ayrılmıyor. Gidersek de Necati’yi yanımızdan ayırmayacağız. Bu, bize Allah’ın bir hediyesi oldu” ifadelerini kullandı.